İsrail, Gazze’deki kara saldırılarını genişletiyor ve Filistin halkına, kentten derhal ayrılmaları yönünde baskılar yapıyor. İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, resmi sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Gazze’nin güneyinde yer alan Han Yunus’taki Mevasi bölgesine yönelik saldırılarının arttığını duyurdu. Adraee, bölgedeki Filistinlilere “kenti terk edin” çağrısında bulunarak, Reşid Caddesi üzerinden kontrollü bir şekilde ayrılabileceklerini iddia etti.
İşgalci İsrail, Mevasi bölgesini “insani bölge” olarak ilan etmesine rağmen, geçmişte defalarca bu bölgedeki Filistinlilere yönelik saldırılar düzenledi. Adraee’nin açıklamalarına göre, sahra hastanesi, ilaç, gıda ve su gibi temel insani yardımların bu bölgeye ulaştırılacağı belirtildi. Ancak, bu açıklamaların ardında, daha önce Mevasi’ye yapılan saldırıların bıraktığı tahribat ve o bölgedeki yerinden edilen insanların yaşadığı dram göz ardı edilemez. İsrail’in, “insani yardımlar” vaadiyle Filistin halkını tuzağa düşürdüğü gerçeği, uluslararası toplum tarafından kayda değer şekilde eleştirilmektedir.
Bölgedeki son gelişmeler, 7 Ekim 2023’te başlayan saldırılardan sonra, 19 Ocak’ta uygulamaya konulan ateşkesin ardından yeniden şiddetini arttıran İsrail saldırılarının bir parçası olarak öne çıkıyor. Bu saldırılar, 64 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine, 160 binden fazla insanın ise yaralanmasına yol açtı. 18 Mart’tan sonra başlayan yeni saldırılar ise, Gazze halkının yaşam alanlarını daha da daraltmış ve 11 binden fazla kişinin ölümüne neden olmuştur.
İsrail ordusunun, Filistinlilere yardım adı altında dağıtım noktalarına yönelttiği saldırılar ise ayrı bir insanlık dramına işaret ediyor. 27 Mayıs’tan itibaren, bu yardımların hedef alınarak Filistinlilerin öldürülmesiyle birlikte, 2 bin 362 kişi daha hayatını kaybetmiş, 17 bin 434 kişi ise yaralanmıştır. Yardım dağıtımı yapılırken bile, sistematik saldırılarla bölgedeki Filistinlilerin yaşam hakları yok sayılmaktadır.
İsrail’in bu saldırıları, sadece bir bölgedeki insanları hedef almakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası insan hakları normlarına ve Birleşmiş Milletler’in belirlediği insani koruma ilkelerine de açıkça aykırıdır. Gazze’de yaşanan bu korkunç tablo, bir halkın yok edilmesi için sistematik bir çaba olarak devam etmekte ve dünya kamuoyunun sessizliğiyle daha da derinleşmektedir.
Filistin halkının direnişi, her geçen gün daha büyük bir anlam kazanırken, dünyanın bu katliama karşı alacağı tavır ve göstereceği dayanışma, sadece Gazze’nin değil, tüm insanlığın kaderini şekillendirecek bir dönüm noktasıdır.